“Vazgeçme, Erteleme, Üşenme”, Önce Kalite, KALDER Yayınları, Eylül 2008 sayısı.
Doğadan kopuk, büyük şehirlerde, yüksek binalarda, duvarlar arasında az oksijenli odalarda sıkışmış yaşayarak, kalabalık ve gürültülü ortamlarda çalışarak, koşuşturmacalı, gerilimli geçen hayata bir es vermek, farklı bambaşka bir tat katmak mümkün. Yüksek yıldızlı tesislerde, tesis yöneticilerinin belirlediği programa uyarak, elinizde içeceğiniz güneş altında saatlerce yatıp, bol bol yiyip içerek, yine kapalı ortamlarda yatarak, yıl boyunca biriken fiziksel ve ruhsal yorgunluğunuzu gidermeye çalışabilirsiniz. Veya sizi doğaya yakınlaştıracak, kuşların, dalgaların, rüzgarın sesini duyacağınız, bulutların dansını, yıldızların gökyüzünde oluşturduğu deseni farkedeceğiniz, içinizdeki farklı enerjileri ortaya çıkaracak, damarlarınızda akan kanın, kalp atışlarınızın, bedeninizin farkına varacağınız, yeni deneyimler kazanacağınız bir ”doğa sporları kokteyli” deneyebilirsiniz.
Doğa sporlarının doğada, açık havada yapıldığı, mücadele gerektirdiği için, insanı özgürleştiren, bağımsızlık duygularını uyandıran bir yönü var. “Dağ Bisikleti” Türkiye’de bilinen ve en yaygın olan doğa sporlarından biri. Düz yolda bisiklet kullanmak ile doğada bisiklet sürmek çok farklı. Dağ bisikletleri iniş çıkışlı yollara uygun olarak bol vitesli, kalın tekerlekli, taş, kaya, kum, çakıl, toprak yollarda gidebilen türden. İlk defa dağ bisikleti kullanacaksanız eğer önce kendinizi yetiştirmelisiniz. Teorik bilgileri, dağ bisikletini tanıtan ve iniş, çıkış, farklı yol satıhlarında sürüş tekniklerini anlatan kitapları okuyarak edinebilirsiniz. Bisiklet parçaları, inen lastiğin şişirilmesi, çıkan zincirin takılması gibi pratik bir iki noktayı bir bilenden öğrendikten sonra sıra teoriyi pratiğe dökmeye gelir. Bisikleti tanımak, yokuş çıkarken gücünüzü optimize eden en uygun vitesi seçmek, yokuşları en hızlı ve güvenli şekilde inebilmek, çıkış ve inişler için önerilen tekniklerini denemek, rotayı tanıyıp arazi şekillerini en az pedal sallayacak şekilde optimize etmek… Ödülünüz araba ile gidemeyeceğiniz yerlere gitmek, rotanız üzerindeki güzellikleri yaşamak, mis gibi havayı solumak, soğuk sulardan içmek, yorgun bedeninizi derelerin serin sularında dinlendirmek. İlk denemenizi bir tur şirketi ile yapabilir, günlük bir tur seçebilirsiniz. Dağ bisikleti doğa sporları içinde en zahmetli olanlarından biri. Tur öncesi bisikletler tek tek kontrol ediliyor, çıkan arızalar gideriliyor. Tur günü bisiklet kullanımı ve gidilecek rota hakkında genel bir bilgi veriliyor, katılımcılara kask ve eldiven dağıtılıyor. Bisikletler seçildikten sonra lastikler kontrol ediliyor, inenler şişiriliyor, seleler ayarlanıyor. Yol boyunca bisikletleri yedek parça taşıyan bir araba takip ediyor. Bozulan bisikletler, patlayan lastikler tamir ediliyor. Tura devam edemeyen katılımcıların bisikletleri arabaya yükleniyor. Öğle yemeği genelde köylülerin işlettiği küçük aile lokantalarında alınıyor. Turlara çocuklu aileler, 14-15 yaşındaki çocuklardan 60 üstüne kadar her yaştan insan katılabilir. Katılımcıların sadece niyet ve cesarete ihtiyacı var.
En yeni ve en fantastik doğa sporu kıyı traversi veya “coasteering”. Kıyı traversi kaya tırmanışının daha az teknik bilgi ve malzeme isteyen, daha sulu ve eğlenceli bir türü. Denize inen kayalar üzerinde örümcek adam oluyorsunuz. Kayaların el ve vücudu kesmemesi için eldiven ve özel giysiler ile can yelekleri giyiliyor. Kimi zaman kayalar üzerinde yürüyor, kimi zaman büyük kaya blokları üzerindeki girinti çıkıntıları kullanarak tırmanıyorsunuz. Tırmanırken gücünüzün tükendiği noktada kendinizi zorlamanız gerekmiyor, vücudunuzu yerçekimine teslim ederek denize serbest düşüş yapabilirsiniz. Heyecan, korku, merak duyguları ile kıyı boyunca yer alan mağaralara girip çıkıyorsunuz. Yorulunca dinlenmek için sırt üstü suya uzanmanız kafi. Güneş yüzünüzü ısıtır, bedeniniz serin sularda salınırken varolmanın dayanılmaz hafifligini tüm bedeninizde ve ruhunuzda hissedebilirsiniz. Deniz her zaman süprizlerle dolu. Uçan balıklarla veya bir deniz kaplumbağası ile karşılaşabilir, hatta birlikte yüzebilirsiniz.
Seneca “nereye gittiğin değil, nasıl gittiğin önemlidir” demiş. 2000 yıl önce yaşamış Roma’lı bu
Uzak doğulu şair Lin Po günümüzden 13 yüzyıl önce ne güzel söylemiş:
“Bana soruyorsun, ‘Niçin yeşil dağlarda yaşıyorsun?’
Ben sessizce gülerim; ruhum rahat.
Şeftali çiçekleri akan suları izler;
Burada cennet ve dünya birarada, insanların dünyasından uzak.”
Doğa, şehirlerde yeknesaklaşan hayatlarımızdan, dar yaşam alanlarımızdan çıkmamız için bizi çağırıyor. Konfor sınırlarını zorlayıp, genişletenlere sayısız keyif ve mutluluk sunuyor. Doğayla bütünleşip ruhunuzu dinlendirmek, yenilenmek, tazelenmek, damarlarınızda akan kanı hissetmek istiyorsanız, “Vazgeçmeyin, Ertelemeyin, Üşenmeyin!”, bir doğa sporları kokteyli deneyin.